İkidillilik

Öncelikle dilbilime ait kavramları hatırlamakta fayda görüyorum.

Edinim (Acquisition): Çocukların dili öğrenmesi gibi doğal yaşam içinde gerçekleşir. Okul gibi formal ortam gerektirmez ve bilinçsiz olarak gelişir. Anadil ya da ilk dil öğreniminin gerçekleşmesi böyle bir süreçte olur. İkinci dil de erken yaşlarda eş zamanlı ya da ardışık zamanlı olarak gelişebilir. Göçmen bireyler bu süreci yaşarlar.

Öğrenme (Learning): Okul gibi belirli ortamlar gerektiren formal bir süreçtir. Yabancı dil kazanımı için gereklidir. Öğrenme, anadil edinimine zorunlu bir katkı sağlamaz.

En genel tanımıyla, bireyin çocukluktan itibaren anadilinin yanında başka bir dili öğrenmesi ve kullanmasına “ikidillilik” denir. Bireylerin ikidilli olarak tanımlanabilmesi için günlük hayatında kullandığı dillerde aynı seviyede etkin olmasına gerek yoktur. Her iki dilin sürekli olarak kullanılması, bireyin ikidilli olarak nitelendirilmesi için yeterlidir.

UNESCO verilerine göre, dünya nüfusunun yarıdan fazlası ikidillidir. Özellikle dünyadaki etkileşimi düşündüğümüzde gerçekten ikidilli ortamların her geçen gün arttığını söyleyebiliriz.  İki ya da çok dil bilen kişilerin, tek dil bilen kişilere göre daha fazla hoşgörüye sahip olduğu, daha olumlu düşünebildiği de bir gerçektir.

Birleşik Krallık sınırları içerisinde yaşamakta olan çocuklarımız, İngilizceyi bilmek zorundadır. Başka bir deyişle, “ikidilli” olmaları gerekir. İşte bu ikidillilik noktasında büyük problemler yaşanmaktadır. Bu sıkıntılar, ebeveyn olarak bizlerin farkındalığı kapsamındadır ve bilimsel çevrelerin de araştırma konusudur.

Yapılan çalışmalarda, anadiline tam olarak hâkim olamayan bireylerin göç ettikleri toplumun dil becerilerini de tam olarak kazanamadıkları ve dolayısıyla göçmen çocuklarının akademik başarısının diğerlerine oranla daha düşük olduğu gözlenmektedir. Ayrıca bu çocuklar, yaşadıkları topluma ve kendi kültürüne yabancılaşma olarak adlandırılabilecek farklı sorunlarla da karşı karşıya gelmektedirler.

İkinci dilin ya da yabancı dilin ileri bir seviyeye ulaşması, güçlü bir anadil alt yapısıyla mümkündür. Dolayısıyla, çocuklarımızın okuduğunu anlama, sözlü iletişim ve yazma becerilerinin anadillerinde gelişmesi, kültürümüzün sürdürebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın yaşadıkları Birleşik Krallık sınırları içerisinde bir kimlik kazanmaları, kendi ülkelerini sevmeleri, ülkeleriyle bağlarını kuvvetlendirmeleri, yurtlarına döndüklerinde kolayca uyum sağlamaları ancak ve ancak Türkçenin en doğru şekilde bilinip kullanılması ile olacaktır.

Mehmet Özaksu

Kurucu

Makaleler

Etkileşimli Okuma Üzerine

 

 

Etkileşimli okuma, kitabı konuşturmak, hayal gücü ile biçimlendirmek ve kitabı yeniden üretmektir. Bunun için de elinizde yaşa uygun bir kitap olması yeterlidir.

Türkçe Müfredatlara İngiltere’de Onay

 

 

İngiltere Sınav Kurulu Edexcel tarafından hazırlanan yeni Türkçe GCSE sınav müfredatının Ocak ayında onaylanmasından sonra yeni Türkçe A Level müfredatı da Ofqual tarafından geçtiğimiz hafta onaylandı.